Eskiden sohbet yeriydi sokaklar… Köşe başında toplanan genç, yaşlı ve kadınların muhabbet yeriydi adeta… Buram buram güzellik kokan yerlerdi sokaklar… Nerede o eski sokaklar? Nereye kayboldular? Sokaklar yerlerini ne vakit labirentlere bıraktılar? Sorular, sorular, cevapsız sorular… Çıkmaz sokaklarda peşine düştüğümüz sorular…
Bir ara beton yığınları haline gelmiş mahallelerden, cıvıltısız ve suskun sokaklardan yakınırken, “Daha neler göreceğiz?” diyerek endişelenirken dünyanın haline bakar mısınız? Bireyler, toplumlar, ülkeler, topyekün insanlık nasıl bir değişim yaşamaya başladı.
Yakın zamana kadar birbirimize, “insanlar yüz yüze konuşmuyor” diye yakınıyorduk. Aileler bile kendi içinde yüz yüze konuşmuyor; aynı evde, aynı çatı altında ama ayrı odalardan mesajlaşarak iletişim kuran anne, baba, kardeşler dönemi başladı diyorduk. Aile sohbetleri dönemi bitiyor diye karalar bağlayıp gençlerin başını telefondan kaldırmamalarından dertleniyorduk.
Bir de baktık ki, korktuğumuzdan beteri başımıza gelmiş. Bu toplumsal ve sosyal yara derinleşmiş. Ve bir büyük hamle, bir büyük darbe daha indi tepemize. İnsanlar uzaktan yönetilerek robotlaştırılırcasına, Metaverse kavramıyla ifade edilen kurgulanmış evren geldi, dayandı kapımıza.
Bu alemde her şey sanal. Sanal şehirler kuruluyor. Caddeler, mahalleler, meydanlar, yollar, sokaklar, alışveriş mekanları, eğlence ve kültür merkezleri, okullar vb sanal ortamda dijital alem oluşturuluyor. Daha şimdiden ülkelerin şehirlerinde arazi ve mekanlar satışa sunuldu bile. Bu gelişmeler ile insanlar birbirlerinin gerçekliğinden kopacak. İnsani duyarlılık, insani vasıflar ve insani sıcaklık tümüyle aranır olacak.
“Nerde o eski sokaklarımız?” diyorum. Çocukluğumun ve gençliğimin mahallesini, sokaklarını yeniden yeniden gözümün önünde canlandırıyorum.
O sokak ve mahallelerde bakkal, berber, kasap, manav kahvehaneler vardı. O mahalle ve sokaklarda yukarıda ifade ettiğim gibi candan muhabbetler vardı. Sevgililerin beklediği o sokak başı beklemeler ve daha neler neler…
O güzelim mahalle ve sokaklarda yavaş yavaş yerini kör beton yığınlarına bıraktı. Ve o sokak başında bekleyenler de yok oluverdi birer birer.
Murat AVCI
Yorum Yazın