İstanbul
BIST10.641
DOLAR42.2631
EURO49.0719
ALTIN5726.6
BTC/USD103068.33
AV. ABDULLAH YILMAZ

AV. ABDULLAH YILMAZ

Mail: abdullahyilmaz@sonpostagazetesi.com

DİJİTAL TUZAKLARIN ANATOMİSİ: MANİPÜLASYONUN YENI YÜZYILI

Dolandırıcılık, artık arka sokakların köhne hilelerinden ibaret değil; sahnesini değiştirdi, kostümünü yeniledi. Şimdi karşımıza dijital dünyanın parlak vitrinlerinde çıkıyor. Elindeki tek araç bir yalan değil; kusursuz tasarlanmış bir algı mimarisi. Bu mimaride grafikler, logolar, metinler birer tuğla; sahte güven duygusu ise görünmez bir harç gibi hepsini bir arada tutuyor.

 Bu yeni çağda dolandırıcı, karanlık bir ara sokakta değil; telefonunun ekranındaki renkli bir reklamın içinde duruyor. Sanal dünyanın ışıkları altında yüzü görünmez, sesi filtreden geçmiştir ve insan, o ışığa bakarken fark etmeden kendi gölgesini kaybeder. Algı, en zayıf yerinden çekilince gerçek deforme olmaya başlar.

 Dijital dolandırıcılığın en incelikli yönü, insan psikolojisini bir cerrah bıçağının keskinliğiyle çözmesidir. Ekonomik sıkışmışlık altındaki biri, yüksek getiri vaadiyle karşılaştığında zihninin kilidi ince bir tık sesiyle açılır. Manipülatör tam da o anda içeri sızar. Tıpkı ustaca hazırlanmış bir tiyatro sahnesi gibi her şey gerçek görünür: Profesyonel tasarımlar, makyajlanmış tablolar, kopyalanmış kurumsal kimlikler… Seyirci ışığın altında neyin gerçek, neyin dekor olduğunu ayırt edemeden oyuna dahil olur.

 Bu oyunun en tehlikeli yanı, kurbanın genellikle perdenin sonunda gerçeği fark etmesidir. Para kaybı yalnızca maddi bir yıkım değildir; insanın “ben nasıl kandım?” sorusuyla yaşadığı duygusal çöküş, adeta zihinsel bir artçı deprem gibi devam eder. Çünkü manipülasyon sadece cüzdanı değil, güven duygusunun omurgasını da kırar.

 Dijital dünyanın bu parıltılı labirentinde asıl sorun, toplumun henüz dijital pusulasını tam olarak kullanamamasıdır. İnsanlar fiziksel bir ürünü incelerken gösterdikleri titizliği, parasını yatırdıkları platformlara göstermiyor. Oysa her yatırım bir iksir değildir; içinde hem umut barındırır hem de yan etki potansiyeli. Pırıltılı ambalajlar çoğu zaman en riskli maddeleri saklamak için tasarlanır.

 Bugün dolandırıcılık; sokak köşelerinde dolaşarak değil, insanın zihninin arka odalarına kurulmuş bir yansıma makinesiyle yapılıyor. Algoritmalar, tasarım hileleri ve psikolojik tetikleyiciler, sahnenin görünmeyen kulisleri gibidir. Bu yüzden korunmanın yolu sadece hukuktan ya da güvenlik yazılımlarından geçmez; toplumsal bilinç, medya okuryazarlığı ve bireysel farkındalık bu oyunun gerçek zırhıdır.

 Gerçek kazanç, hiçbir zaman sihirli bir değnekle gelmez. Sabırla örülen bilgi, temkinle atılan adım ve soğukkanlı bir zihin, bu çağın en güvenli yatırım araçlarıdır. Işıkları fazla parlak olan her sahne, bir noktada gölge üretir; önemli olan o gölgede kaybolmamaktır.

  ​Türk Ceza Kanunu’nun 157 ve 158. maddeleri, hileli davranışla bir kişinin aldatılarak menfaat sağlanmasını suç olarak tanımlar. Dijital dünyada bu hile; sahte siteler, yanıltıcı grafikler, kurumsal izlenimi veren logolar ve yatırım vaadi kılığına bürünmüş manipülasyon teknikleri üzerinden gerçekleşebilir.

 Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması, suçun “nitelikli hâli” kapsamında değerlendirilir. Çünkü teknoloji, failin görünmezliğini artırır; mağdurun savunma imkanlarını daraltır. Bu nedenle yaptırımlar daha ağırdır.Ancak hukuki çerçevenin yanında bireyin kendi dikkat yükümlülüğü de önemlidir. Platformun yasal durumunu araştırmak, doğrulama araçlarını kullanmak, şüpheli vaat karşısında temkinli olmak hem pratik hem hukuki anlamda koruyucu bir refleks sayılır.

 Sonuçta dijital çağda korunmak yalnızca ceza hukuku hükümlerine değil, bireyin farkındalığına dayanır. Hukuk hileyi cezalandırır; fakat bireyler ,sağduyuyu,dikkat ve temkini kendi heybelerinden hiçbir zaman çıkarmamalıdır.

Av. Abdullah YILMAZ

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar