TÜRKİYE ATAERKİL DEĞİL, ANAERKİL BİR TOPLUM
GÜNDEMKitapları satış rekorları kıran, “İtiraflar Show” yeni bir turne heyecanı yaşayan ünlü Yazar ve İlişki Koçu Adil Yıldırım, Manşetteyiz Dergisi Nisan Sayısının kapak konuğu oldu. Yıldırım gündem yaratacak çok samimi açıklamalarda bulundu.
- Feministlerden tehdit alıyorum.
- Nesiller gittikçe kadınlar daha da maskülenleşecek, erkekler daha ezilen taraf olacak.
- Erkekler şu anda ilişkiden kaçıyor, daha da kaçacak.
- Kadınların yüzde 92’si erkeklere karşı nefret içinde! Bunun sebebi de baba travması.
- Çok fazla akraba ilişkisi var.
-Türkiye ataerkil değil, anaerkil bir toplum!
-Milenyumun insanlığa yaptığı bir şaka sosyal medya!
-Cinsellik bir enerji alışverişidir.
-Benim için birinci sırada Allah aşkı gelir.
Aşk ve ilişkiler konusuna getirdiği yorumlarla dikkat çeken, bu alanda yazdığı kitaplarla satış rekorları kıran Adil Yıldırım, Manşetteyiz Dergisine verdiği röportajda gerçek aşkın tarifini yaparak şunları söyledi. “Benim dışarıda dindar bir görüntüm yok, bu şekilde bir bakış açım da yok ama Allah’a çok büyük bir aşkım var. Yaratıcı güce… Bütün dinlerden bağımsız olarak konuşuyorum. Dini konuşmuyorum şu an. Biraz daha deist konuşuyorum. Ben çok fanatik bir Allah’çıyım. Doğduğum günden beri O’nu büyük bir ruhsal rehber gibi görüyorum. En savunmasız anlarımda düşecekken beni kaldıran bir güç var. Ben bunu yaşamasam, bana kimse inandıramaz bunu, ama kendim yaşadım. Bana bir din empoze edilmedi, hiçbir zaman. Dolayısı ile benim için birinci sırada Allah Aşkı gelir. Dertleşiyorum, o beni anlıyor, ben onu anlıyorum, iletişimimiz var çok şükür. Ona kavuşma düşüncesi beni heyecanlandırıyor.”
FEMİNİSTLERDEN TEHDİT ALIYORUM.
Erkelerden hiç tepki aldığınız oldu mu sorusuna cevap veren Adil Yıldırım, “Erkeklerden değil kadınlardan alıyorum. Feminist kadınlardan… Yaklaşık 40 kadından tehdit aldım. Savcılık şikayetlerim var. Feminist ve birazcık da mafyatik bir kadın kitlesi var. “Döveriz. Yakarız. Bana bak, haddini bil biz erkeklerden daha fenayız.” diyen bir kitle var. Bunu özellikle paylaşmak istedim çünkü insanların bunu bilmesi lazım. Türkiye’de erkekten çok daha maskülen bir kadın kitlesi var, külhanbeyi gibi dolaşan, ancak bunu hiç kimse konuşmuyor, dile getirmiyor. Ankara’da bir imza günü yapmıştık, imza günü dönüşü çok ciddi tehditler aldım. “Biz oradaydık, istesek seni döverdik, dövmediysek sen şanslısın” gibi tehditler… Hatta bu kadar da değil, “Hem saldırırdık, hem de mağduru oynardık. Hoca bize şöyle dedi biz de saldırdık, derdik” gibi tehditler… “Kadın her zaman mağduru oynayabilir sen hiç merak etme” gibi yazılı mesajlar çok aldım ve alıyorum. Ben bunları yaşamasam buna inanmazdım. Bire bir yaşadığım için de Türkiye’de sosyolojik açıdan bazı kadınların ne kadar erkeksileştiğini gözlemleyebiliyorum. Yanımdakiler de yaşıyor ve şaşırıyorlar. Bu inanılmaz bir olay.
KADINLARIN YÜZDE 92’Sİ ERKEKLERE KARŞI NEFRET İÇİNDE! BUNUN SEBEBİ DE BABA TRAVMASI.
Başarılı Yazar sözlerine şöyle devam etti.
“Kadınların yüzde 92’si erkeklere karşı nefret içinde, bunun sebebi de baba travması. O baba ya kötü davranmış ya sevgi vermemiş ya da daha kötüsü, taciz etmiş. Bunlar hepsi çok travmatik durumlar. Sonuç olarak sadece yüzde 8’lik bir kısım kadın, samimi olarak baba sevgisinden bahsedebiliyor. Tablo böyle olunca da şunu anlıyoruz: İlgi ilişkiyi beslemez ama böyle bir baba travması varsa, kadın da ‘adam beni sevsin’ istiyor. Baba travması çok ciddi bir konu ve biz bunun kabullenilmemesi aşamasındayız henüz.
ERKEKLER ŞU ANDA İLİŞKİDEN KAÇIYOR, DAHA DA KAÇACAK.
Ben bu işe başladığımda, çok yoğun ilgi gösteren, evlilik muhabbeti yapan bazı kötü niyetli adamlar var, bunlara inanmayın diye girdim. “Bu ilgi sahte olabilir” demeye çalıştım. “Tuzağa düşmeyin” dedim. Benim çıkış noktam burası. Bana “Allah razı olsun” diyen çok mesaj geldi. Fakat gelinen noktada çok hızlı bir şekilde jenerasyonlar değişiyor. Z kuşağından sonra gelen bir de Alfa kuşağı var. Onlar çok başka kafalar. Onlar çok başka bir dünya yaratacak. Onların büyüten anne babalar çok farklı, ilişki anlayışları çok farklı. Dolayısı ile bugünkü kitlenin yaratacağı değişim süreci, ilişkilerde bütün dinamikleri değiştirecek. Erkekler şu anda ilişkiden kaçıyor, daha da kaçacak.
Yapılan bir araştırma var, 1950 senesine göre bugün erkeklerdeki testesteron hormonu seviyesi yüzde 80 ölçüde azalmış. Gıdalar ve kimyasallar bunun en önemli nedeni olarak gösteriliyor. Zaten o eski erkek enerjisini göremiyoruz günümüzde. Testesteron hormonu ile bunu özellikle ortadan kaldırıyorlar. Bir de 92 senesinde Stanford Üniversitesinde yapılan bir araştırma var. Dünyada ticaretin iyi bir şekilde ilerlemesi için erkeklerin de kadınlar kadar mutlaka alışveriş yapmaya özendirilmesi gerekir deniliyordu. Normalde bir erkek için AVM gezmek ya da mağaza alışverişi kabustur, ben bir kazağı alır 5 dakikada çıkarım mesela. Son yıllarda ‘Metroseksüel erkek’ kavramının yaratılmasının da bu ticari çarkın parçası olduğunu düşünüyorum.
TÜRKİYE ATAERKİL DEĞİL, ANAERKİL BİR TOPLUM!
Asmalı Konak ve İstanbullu Gelin dizilerinde ve onları takip eden pek çok yapımda biz dominant anneleri gördük. Dominant bir annenin oğlunu nasıl kontrol ettiğini ve gelinine nasıl her sorumluluğu yüklediğini izledik. Bunlar da çok izleniyor. Çünkü Türkiye ataerkil bir toplum değil, anaerkil bir toplum. Çok net söyleyeyim. Özellikle Anadolu’da kadın ne derse o oluyor. Adam dışarıda sert erkek, ama evde kadın ne derse o oluyor. Bu şehirde de böyle, köyle de böyle, kasabada da böyle… Bu diziler bu yüzden tutuyor. Dizilerde de hep anne,” O kız olmaz bizim ailemize uymaz” deyip karar veriyor, baba genelde kenarda sessiz kalıyor. Bu yüzden kadınların yönlendirdiği çocuklar onlar. Bu sebeple de Türkiye dışında dünyada gelin kaynana programı yok. Türkiye’de bu programlar reyting rekorları kırıyor. Kaynana ve gelin ekranda didişiyor, oğlan da kenarda kalıyor.
Benim baktığım ve yorumladığım yer tamamen gerçeklerden ibaret. Elimde 14 bin vaka var, seanslar var. Benimle mezara gidecek anlattıkları. Toplumda dolayısı ile bazı şeyleri çok net gören biriyim.”
İlginizi Çekebilir